paint-brush
Kişiselleştirme mi yoksa Kişisel Kabarcıklaştırma mı?ile@michealxr
528 okumalar
528 okumalar

Kişiselleştirme mi yoksa Kişisel Kabarcıklaştırma mı?

ile Micheal
Micheal HackerNoon profile picture

Micheal

@michealxr

A tech focused entrepreneur with background in AI and XR....

3 dk. read2023/07/09
Read on Terminal Reader
Read this story in a terminal
Print this story
Read this story w/o Javascript
Read this story w/o Javascript

Çok uzun; Okumak

Dijital izolasyon bizi daha radikal düşüncelere ve daha az fikir birliğine sürükleyebilir.
featured image - Kişiselleştirme mi yoksa Kişisel Kabarcıklaştırma mı?
Micheal HackerNoon profile picture
Micheal

Micheal

@michealxr

A tech focused entrepreneur with background in AI and XR. Maker of ulog.ai

0-item
1-item

STORY’S CREDIBILITY

Opinion piece / Thought Leadership

Opinion piece / Thought Leadership

The is an opinion piece based on the author’s POV and does not necessarily reflect the views of HackerNoon.

DYOR

DYOR

The writer is smart, but don't just like, take their word for it. #DoYourOwnResearch before making any investment decisions or decisions regarding your health or security. (Do not regard any of this content as professional investment advice, or health advice)

Bir zamanlar dijital Odyssey'de kişiselleştirmenin Kuzey Yıldızımız olacağına ve bizi daha sezgisel, daha özel bir internete yönlendireceğine inanıyorduk. Ancak bunun peşinde koşarken kendimizi açık bir gökyüzünün altında değil, kendimizden başka hiçbir şeyi yansıtmayan bir aynalar labirentinin içinde buluyoruz.


Baştan çıkarıcı kişiselleştirme çağrısını görmezden gelmek zordur. Algoritmaların kişisel uşak olarak hareket ettiği, ihtiyaçları tahmin ettiği ve istenen içeriği gümüş tepside sunduğu bir dünya olan dijital evreninin kendi zevklerine ve tercihlerine göre uyarlanmasını kim istemez ki? Ancak bu rahatlığın bir bedeli var: izolasyon, alışılmadık şeylere duyarlılık ve benmerkezciliğe doğru artan bir eğilim.


Aşırı Kişiselleştirilmiş İnternet

Her biri yalnızca sizin görüntünüzü yansıtan aynalarla dolu bir odada oturduğunuzu hayal edin. Bu oda rahat, konforlu ve özel yapımdır. Ancak günler geceye dönüştükçe yansımalar tekrarlanmaya başlar, oda küçülmeye başlar ve tamamen yalnız olduğunuzu fark edersiniz.


Bu kişiselleştirmenin paradoksudur.


Algoritmalarla oluşturulan dijital odalarımız düşüncelerimizi yansıtıyor, sesimizi yükseltiyor ve duvarlarımızı sevdiğimiz renklerle boyuyor. Ancak bu süreçte farklı bakış açılarının gürültüsünü susturuyor, paylaşılan deneyimlerin canlılığını karartıyor ve insan varoluşunun panoramasını uzağı göremeyen bir otoportreye indirgiyor.


Bir kişi için kişiselleştirilmiş ekranlarla dolu bir oda.

Bir kişi için kişiselleştirilmiş ekranlarla dolu bir oda.



Dijital yankı odalarımızın rahatlığının tadını çıkarırken, onların dışındaki her şeye karşı giderek daha duyarlı hale geliyoruz.


Farklı görüşlere karşı sabrımız azaldıkça empati ve anlayış kapasitemiz de azalıyor. Kişiselleştirilmiş odalarımızın dışındaki dünya, yıpratıcı, çatışmacı, hatta tehditkar gelmeye başlıyor. Trend burada bitmiyor, dijital spot ışığı yalnızca üzerimize parlıyor, ego sahneyi doldurmak için şişiyor.


Başkalarına yönelik endişeler gölgede kalır ve bilinçaltında "ben"e odaklanma merkezde yer alır. Dijital asistanlarımız her isteğimize ve ihtiyacımıza yaltaklanırken, fedakar olmaktan çok narsist bir nesil yetiştirebilir miyiz?


cennet kaybetti

Bu endişelerin ortasında bir soru ortaya çıkıyor: Bize vaat edilen kişiselleştirilmiş cennet bir illüzyondan başka bir şey olamaz mı? Bu potansiyel serapta yol alırken, bireysel düşüncelerimizin rahatlığı, gerçek, köklü bağlantılara duyulan köklü özlemle çatışmaya başlar. Kişiselleştirmeden kişisel gelişime geçişi düşünebilir miyiz? Algoritmalarımızı incelediğimizde sadece yankı odası olarak mı hizmet verdiklerini, yoksa dünyaya açılan pencere görevi görebileceklerini mi düşünüyorsunuz? Yeni bakış açıları, alışılmadık kültürler ve insani duyguların zengin yelpazesiyle uğraşmamıza meydan okuyarak konfor alanlarımızın ötesine geçmemize yardım etmelerini mi talep etmeliyiz?


Dijital ara noktalar. Onları buraya kim koydu? Bizi nereye götürüyorlar?

Dijital ara noktalar. Onları buraya kim koydu? Bizi nereye götürüyorlar?



Dengeyi Kurmak

Dijital pusulalarımıza ince ayar yaparken aradığımız denge nedir? Rahatlık ile merak arasında, iç gözlem ile empati arasında, "Ben"in yalnız yankısı ile "Biz"in uyumlu senfonisi arasında bir denge durumu mudur? İnsan varoluşunun güzelliği paylaşılan deneyimlerde, farklı fikir paletlerinde ve sayısız sesin birleşik melodisinde yatıyorsa, kişisel sınırlarımız içinde onu gözden kaçırıyor muyuz?


Dijital aynalarımıza baktığımızda yalnız yansımamız yeterli mi?


Yoksa dünyayı tüm görkemiyle, rengiyle ve karmaşıklığıyla bize yansıyan haliyle görmeye mi çalışmalıyız? Belki de teknolojinin gerçek gücü bizi bireysel aynalı odalara hapsetmek değil, kolektif kimliğimizi kutlayan ve destekleyen bir alan olan ortak bir dijital agorada birleştirmesidir.

L O A D I N G
. . . comments & more!

About Author

Micheal HackerNoon profile picture
Micheal@michealxr
A tech focused entrepreneur with background in AI and XR. Maker of ulog.ai

ETİKETLERİ ASIN

BU YAZI...

Arweave
Read on Terminal Reader
Read this story in a terminal
 Terminal
Read this story w/o Javascript
Read this story w/o Javascript
 Lite
X REMOVE AD